Milas sınırlarında yer alan Beşparmak Dağları’ndaki 7 bin yıllık Antik Latmos Kenti’nin geçmişten günümüze kadar gelen kültürel zenginliği, belgesel haline getirildi. Antik Kentin önemini, karşılaştığı maden ocağı tehlikelerin anlatıldığı belgeselin, Kanarya adalarında Nisan ayında düzenlenecek Uluslararası Film Festivali’nde 5 bin 867 eser arasından ilk 15 arasına girerek finale kalması sevinç yarattı.
Beşparmak Dağları’nda 7 bin yıllık geçmişe sahip Antik Latmos Kenti’nin taş ve maden ocakları nedeniyle yok olma tehlikesiyle yüzleştiğini gerekçesiyle İzmirli Yönetmen 27 yaşındaki Yavuz Pullukçu, yapım ekibiyle birlikte, Kuşadası Ekosistemi Koruma ve Doğa Sevenler Derneği Başkanı Bahattin Sürücü danışmanlığında ‘Latmos Belgeseli’ni çekti. Bu belgeselle finali 17- 28 Nisan arasında Kanarya Adaları’ndaki Las Palmas şehrinin Lanzarote kasabasında düzenlenecek İspanya Lanzarote Film Festivali’ne katılan Pullukçu ve ekibi, eserlerinin finale kalma başarısı elde etmesiyle sevindi. Belgeselin senaryosunu Hasan Cüneyt Bozkurt’un yazdığı, görüntü yönetmenliğinde Baran Vardar, yönetmen yardımcılığında Yağız Pullukçu, sanat yönetmenliğinde Umut Özgür Özel, kurguda Baran Vardar ve kamera arkasında Yusuf Erdem’in görev aldığı belirtildi.
Doğaya verilen zararın ve yöre halkının feryadının yansıtıldığı belgesel, festivale başvuruda bulunan 56 ülkeden 5 bin 867 eser arasından 15 finalist arasına girmeyi başardı. Eserin daha önceden ABD’nin Kuzey Karolina Eyaleti’nde düzenlenen 100 Words Film Festivali’nde 5 bin eser arasından en iyi 5 belgesel arasına seçildiğini belirten Pullukçu, “Eserimiz geçtiğimiz Kasım ayında Uluslararası İzmir Film Festivali’nde de gösterildi. Latmos’un engebeli coğrafyasında zor koşullar altında çalışarak, maden ocaklarının tahribatını belgeledik. Belgeselde ayrıca Bafa Gölü kenarındaki kaya mezarları, freskler, tarih öncesi döneme ait duvar resimleri, endemik bitkiler, antik yollar ve kutsal alanlar da ele alındı. Amacımız çektiğimiz bu belgesel ile 7 bin yıllık geçmişin ve doğaya verilen zarara dur demektir” dedi.
“YÖRE HALKI GÖÇE ZORLANIYOR”
Belgeselle yöre insanının sorunlarını uluslararası arenaya taşıdıklarını belirten Pullukçu, maden ve taş ocakları nedeniyle yöre insanının göçe zorlandığı bir dönemden geçtiklerini belirterek şöyle konuştu:
“Latmoslular’ın bugünkü torunları, evlerini satıp yurtlarını terk etmeleri için maden ocakları tarafından teşvik ediliyor. 7 gün süren çekimler sırasında yöre halkıyla bol bol sohbet etme fırsatı bulduk. Bazı köylüler maden ocağı için çalışıyor. Bu aileler evlerini satarak, maden taşımak için kamyon almışlar. Bu nedenle ocakların kapanması taraftarı değiller. Öte yandan halen doğduğu toprakların yitip gitmesine karşı sessiz bir çığlıkla tepki gösteren köylüler de yok değil.”
BELGESELİ GELİŞTİRECEK
Süresi 8 dakika olan belgeseli, bu yıl biraz daha geliştireceğini belirten Pullukçu, “Latmos’a Milli Park statüsü kazandırılması ve UNESCO’ya dahil edilmesi gereken çok önemli bir bölge, maden ocaklarının tehdidi altında. Sivil toplum kuruluşlarının başlattığı çalışmalarla çekirdek bölge diye adlandırılan zirve. Aydın Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun 4491 sayılı kurul kararıyla koruma altına alınmış ve maden faaliyetlerinden korunmuş olsa da mevcut maden ocaklarının çalışmaları devam ettiği gibi sınırın dışında kalan alanlar yeni ruhsatlara açıktır. Belgesel, Latmos’un doğal dengesini bozan maden ocaklarını ve bölgenin kültürünü anlatarak, bir duyarlılık oluşturmayı amaçlıyor” dedi.