Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ü, ölümünün 86. yılında saygı, minnet ve özlemle anarken, bize emanet ettiği değerlere sıkı sıkıya bağlı kalmamız gerektiğini bir kez daha hatırlıyoruz.
Atatürk, “Bağımsızlık benim karakterimdir” diyerek, sadece topraklarımızın değil, düşünce yapımızın da özgür olmasını sağlamıştır. Ona göre bağımsızlık, özgür bireylerin oluşturduğu bir toplumun temel taşıydı.
Atatürk, laikliği de bağımsızlığın en önemli güvencelerinden biri olarak görmüştür. “Laiklik, vicdan hürriyetidir” sözleriyle, dini duyguları sömüren her türlü karanlık güce karşı, laikliği toplumun aydınlık kalkanı olarak tanımlamıştır. Laiklik, insanların özgürce yaşaması, ülkenin ise özgür ve çağdaş kalması için vazgeçilmezdir.
Atatürk’ün bilime ve akla verdiği değer, Türkiye’yi çağdaş medeniyetler seviyesine çıkarma hedefinin temelindedir.
O, “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir” diyerek, cehalete ve dogmalara karşı bilimi rehber seçmiştir.
Toplumun aydınlanması ve özgürlüğe ulaşması için eğitime, yeniliklere ve kadın haklarına öncelik vermiştir.
Bugün, ülkemizin karşı karşıya olduğu her türlü karanlık düşünceye ve aşırı dinciliğe karşı, Atatürk’ün bizlere bıraktığı laik, çağdaş ve bağımsız Türkiye idealine sahip çıkmak görevimizdir. O’nun devrimci ruhu, bizim yolumuzu aydınlatmaya devam ediyor.
Ruhun şad olsun, büyük Atatürk. Bağımsızlık, laiklik ve çağdaşlık yolunda izindeyiz; emanetin emin ellerde…