Bodrum’un Turgutreis Mahallesi, sahil güvenlik limanı inşaatı nedeniyle hem ekolojik hem de toplumsal bir krizle karşı karşıya.
Bu kriz, yalnızca bölgedeki doğal yaşamı değil, aynı zamanda halkın yaşam kalitesini de tehdit ediyor. Mahalle sakinlerinin, çevrecilerin ve sivil toplum kuruluşlarının dayanışma içinde yürüttüğü mücadele, doğa ile insan arasındaki dengenin korunması açısından önemli bir dönüm noktasıdır.
Mahkeme kararına rağmen sessizlik
Sahil Güvenlik Komutanlığı’nın başlattığı liman projesine karşı çıkan bölge halkı, Bodrum 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin verdiği “çalışmanın durdurulması” kararına rağmen kamyonların faaliyetlerine devam ettiğini vurguluyor. Günde 300 kamyon hafriyat taşıyarak hem yolları çökertiyor hem de evlerde yapısal hasara neden oluyor.
Hukukun hiçe sayılması ve kamu güvenliğinin görmezden gelinmesi, halkın yalnızca çevresel bir tahribata değil, aynı zamanda adaletsizliğe karşı da mücadele etmesine neden oluyor. Bu, yerel yönetimlerin ve yargı organlarının halkın yanında durmasının ne kadar kritik olduğunu bir kez daha gösteriyor.
Turgutreis’in ekolojik isyanı
Liman inşaatının en büyük mağduru ise Turgutreis’in eşsiz doğası. Akdeniz foklarının, caretta carettaların ve Poseidon çayırlarının yaşadığı bu hassas bölge, betonla kuşatılma tehlikesiyle karşı karşıya. Deniz dolgusu ve liman yapımı, yalnızca bölgenin ekosistemini değil, tüm yarımadayı etkileyen geri dönüşü zor zararlara yol açacak.
Bilim insanlarının “bu liman yanlış bir yerde yapılıyor” uyarılarına rağmen, inşaatın devam etmesi doğa ve bilimle çatışan bir anlayışın somut göstergesidir. Turgutreis halkı, “Betonun değil yaşamın kazandığı bir dünya” talebiyle mücadeleyi sürdürmektedir.
Dayanışmanın gücü ve umut
Yaklaşık 30 sivil toplum kuruluşu ve 150 kişinin katıldığı eylemler, dayanışmanın gücünü gözler önüne seriyor. “Gün Gelecek, Devran Dönecek, AKP Halka Hesap Verecek” sloganlarıyla halk, yalnızca Turgutreis’in değil, ülkenin dört bir yanındaki benzer projelerle mücadele eden herkese cesaret veriyor.