Turgutreis… Bodrum’un gözbebeği, eşsiz günbatımıyla tanınan, altın kumlarıyla her yıl binlerce yerli ve yabancı turisti ağırlayan bir turizm cenneti.
Ancak bugün, Turgutreis’in eşsiz doğası ve halkının yaşam alanı, devasa bir askeri liman projesinin tehdidiyle karşı karşıya. Günbatımı Plajı’nın tam ortasına inşa edilmesi planlanan bu liman, yalnızca bir proje değil, aynı zamanda Turgutreis’in doğasına, ekonomisine ve kimliğine saplanmış bir hançerdir.
Bir sahil yok edliyor…
Turgutreis sahilinde yapılması planlanan bu devasa liman, tam 141 dönümlük bir deniz alanını ve 20 dönümlük kara alanını kapsıyor. Bu ölçekte bir yapı, yalnızca doğayı ve plajları yok etmekle kalmaz; aynı zamanda halkın denize girme, sahilde yürüyüş yapma ve bu alanlardan özgürce yararlanma hakkını da ellerinden alır. Bugün halk plajı olarak kullanılan bu alan, yarın güvenlik gerekçesiyle tel örgülerle çevrilecek, halka kapatılacak bir askeri bölgeye dönüşecektir.
Bu proje, sadece kumsalların üzerine bir liman yapılması değil, aynı zamanda denizin doğal ekosistemine geri dönülemez zararlar vermektir. Posidonia çayırları, deniz kaplumbağaları ve daha nice canlı türü, bu proje nedeniyle yaşam alanlarını kaybedecek. Deniz tabanında yapılacak tarama ve dolgu işlemleri, hem deniz yaşamını hem de deniz suyunun doğal dolaşımını olumsuz etkileyecek.
Turizmin kalbine hançer…
Turgutreis, Bodrum’un turizm potansiyelinin en büyük yapı taşlarından biridir. Sahilleri, otelleri, restoranları ve eşsiz doğal güzellikleriyle her yıl binlerce insanı ağırlayan bu bölge, ekonomisini büyük ölçüde turizmden sağlar. Ancak, plajların kapanması ve kamusal alanların kaybolmasıyla birlikte, Turgutreis artık turistler için cazip bir destinasyon olmaktan çıkacaktır. Limanın yarattığı görsel ve çevresel kirlilik, bölgenin doğal çekiciliğini yok edecek ve turizm gelirlerinde ciddi kayıplara neden olacaktır.
Bugün kumsalda yürüyen, gün batımını izleyen, denizin keyfini çıkaran turistlerin yerini yarın devasa gemiler, konteynerler ve tel örgüler alacak. Bu yalnızca Turgutreis’in değil, Bodrum’un turizm potansiyeline vurulmuş ağır bir darbedir.
Alternatifler görmezden geliniyor…
Bu büyüklükte bir askeri liman, elbette stratejik bir gereklilik olabilir. Ancak, bunun yapılacağı yerin doğru seçilmesi gerekir. Bodrum ve çevresinde, böyle devasa bir yapının çevresel ve toplumsal zararlarının minimize edileceği alternatif alanlar mevcuttur. Hali hazırda var olan altyapılar, örneğin mevcut marinalar veya düşük nüfus yoğunluğuna sahip alanlar, bu tür bir proje için çok daha uygundur.
Ancak, mevcut sahil alanının seçilmesi, sorumluluk sahibi bir planlama anlayışının eksikliğini göstermektedir. Binlerce insanın yaşam alanı olan, turizmle geçimini sağlayan bir bölgenin merkezine bu büyüklükte bir yapının dikilmesi, yalnızca çevreye değil, Turgutreis halkına da yapılmış büyük bir haksızlıktır.
Bir kentin kimliği, tarihi ve doğası o kentin ruhudur. Turgutreis’in ruhu, altın kumlu plajlarında, mavi sularında ve yerel halkının sıcak misafirperverliğinde saklıdır. Bugün, bu projeye sessiz kalmak, yalnızca bu değerleri kaybetmekle kalmaz, aynı zamanda geleceğimizi de tehlikeye atar.
Turgutreis’e askeri liman yapmak, bu bölgenin kalbine saplanmış bir hançerdir. Bu proje, halkın sesi duyulmadan, doğanın hakları savunulmadan ve sürdürülebilir bir turizm anlayışı gözetilmeden hayata geçirilmemelidir. Yerel halk, çevreciler ve turizmciler, bu projeye dur demek için seslerini birleştirmelidir.
Turgutreis’i korumak, yalnızca orada yaşayanların değil, bu ülkenin tüm vatandaşlarının görevidir. Bugün bu sahil, askeri bir limanın tehdidi altındadır; yarın ise başka bir doğal güzellik benzer projelerle karşı karşıya kalabilir. Doğamıza, sahillerimize ve turizmimize sahip çıkmak, gelecek nesillere bırakacağımız en büyük miras olacaktır. Turgutreis’in bağrına hançer saplanmasına izin vermeyelim!