Bodrum Yarımadası’nın eşsiz doğası, uzun yıllardır yapılaşma ve çevre tahribatı tehlikeleriyle karşı karşıya…
Bu tehditlerin son örneği, Turgutreis Sahil Güvenlik Limanı projesi oldu. Projenin yaratacağı çevresel zararlar karşısında harekete geçen çevreciler, hukuki mücadele yoluyla önemli bir başarı elde etti.
Proje ve Çevresel Tahribat
Turgutreis Sahil Güvenlik Limanı, deniz dolgusu gerektiren büyük çaplı bir proje olarak hayata geçirilmek isteniyor. Ancak proje, yalnızca denizin doğal yapısını değil, çevredeki ekosistemi de tehdit ediyor. Projenin hafriyat çalışmaları sırasında kullanılan kamyonlar, yolları tahrip etmiş, yaya yollarını kullanılamaz hale getirmiş ve bölge halkının yaşam alanlarını kısıtlamıştır.
Yerel halk ve çevreciler, bu projenin çevreye geri dönüşü olmayan zararlar vereceğini savunarak harekete geçti.
Hukuki Süreç ve İhtiyati Tedbir Kararı
Bodrum 1. Asliye Hukuk Mahkemesi, çevrecilerin başvurusuyla önemli bir ihtiyati tedbir kararı verdi. Mahkeme, proje kapsamında kullanılan kamyonların geçişlerini durdurarak, dolgu çalışmalarını engelledi. Kararda, bilirkişi raporuna dayanılarak kamyonların geçiş güzergahında ciddi tahribata yol açtığı vurgulandı.
Bilirkişi raporunda şu tespitlere yer verildi:
Kamyonların geçişi, yaya yollarını tahrip etti ve kullanılamaz hale getirdi.
Bölgede doğal yapının bozulmasına yol açan bir dolgu çalışması gerçekleştirildi.
Yolların tahribatı, bölge halkının gündelik yaşamını olumsuz etkiledi.
Mahkeme, Anayasa’nın 35. maddesi ve HMK 389. madde uyarınca kamyon geçişlerini durdurma kararı alarak çevrecilerin talebini haklı buldu.
Bir Mücadele Aracı Olarak Hukuk
Bu karar, çevrecilerin doğa tahribatına karşı hukuk yolunu etkili bir mücadele aracı olarak kullanabileceğini bir kez daha gösterdi. Turgutreis Limanı’na yönelik bu hukuki müdahale, yalnızca çevreyi korumakla kalmayıp, benzer projelere karşı emsal niteliği taşıyor.
Geleceğe Dair
Çevreciler, Turgutreis örneğinde olduğu gibi doğayı koruma mücadelelerini daha geniş bir tabana yayarak devam ettirmelidir. Bu tür başarılar, hem yerel halkın çevre duyarlılığını artırmakta hem de kamuoyunun dikkatini çevre politikalarına çekmektedir.
Bodrum’un doğal yapısını korumak, yalnızca çevrecilerin değil, bu bölgenin geleceğine duyarlı herkesin sorumluluğudur. Hukuk yoluyla elde edilen bu zafer, çevrenin korunması adına atılan en önemli adımlardan biri olarak hafızalarda kalacaktır.