Turgutreis, Bodrum’un en büyük mahallelerinden biri olarak, uzun sahil şeridi ve doğal güzellikleriyle bölgenin turizm ve yaşam kalitesine katkıda bulunan önemli bir bölgedir.
Geçmişte bir belde belediyesi olan Turgutreis, uzun yıllar boyunca yerel yönetimlerin güçlü bir merkezi olmuş, bölge halkının doğal alanlarını koruma ve geliştirme konusunda karar alma süreçlerinde aktif rol oynamasını sağlamıştır. Ancak büyükşehir yasası ile Bodrum Belediyesi’ne bağlanmasının ardından, bu değerli bölgenin kimliğini ve doğal alanlarını koruma konusunda ciddi bir duyarsızlık gözlemlenmektedir.
Bugün Turgutreis, Sahil Güvenlik Limanı projesiyle karşı karşıya kalmıştır. Bu proje, Turgutreis’in kalbinde, halkın yıllardır özgürce denizle buluştuğu sahil alanlarını betonlaştırma tehdidiyle karşı karşıya bırakmaktadır. Sahillerin böylesine tahrip edilmesi, yalnızca doğal bir mirasın kaybı anlamına gelmemekte, aynı zamanda halkın denize ve doğaya erişim hakkının da elinden alınması demektir.
TAMER MANDALİNCİ’NİN TARİHSEL SORUMLULUĞU
Bodrum Belediye Başkanı Tamer Mandalinci, çocukluğunu Turgutreis’in bu güzel sahillerinde geçirmiş, bu bölgenin doğal güzelliklerini yaşayarak büyümüştür. Bugün ise bu sahiller, beton bir hançerle yaralanmak üzeredir. Mandalinci’nin, yalnızca bulunduğu makamın gereği olarak değil, bu sahillerle kişisel ve tarihsel bağları olan biri olarak da bu mücadelede aktif rol alması gerekmektedir. Çocukluk anılarının şekillendiği bu sahillerin, gelecekteki nesillerin de anılarını oluşturabileceği yerler olarak korunması, onun vicdani ve toplumsal bir görevidir.
Başkan Mandalinci’nin bu konuda aktif bir liderlik sergilemesi, halkın ve diğer yerel liderlerin de sürece daha güçlü bir şekilde dahil olmasını sağlayacaktır. Doğal alanların korunması, yalnızca yerel yönetimlerin değil, tüm toplumun geleceğe olan borcudur. Bugün bu konuda harekete geçmemek, sadece sahillerin değil, Bodrum’un kimliğinin de kaybolması riskini taşır.
LİYAKAT VE TARİHSEL SORUMLULUK
Turgutreis’te yerel seçimlerin yaklaşmasıyla birlikte, belediye başkanlığı ve meclis üyeliği için birçok ismin ortaya çıktığını görüyoruz. Bu isimler, kendilerini liyakat sahibi olarak tanıtırken, bu liyakatin bugün Turgutreis sahillerine saplanmak üzere olan beton hançere karşı gösterilmesi gerekmektedir. Çocukluklarını bu sahillerde geçiren, denizle ve doğayla büyüyenlerin, bu mirası koruyamaması, yalnızca bireysel bir eksiklik değil, aynı zamanda toplumsal bir sorumluluğun yerine getirilmemesi anlamına gelir.
Bugün, çocukluklarının geçtiği sahillere sahip çıkamayanların, yarın Bodrum’un yönetimine talip olmaları doğru bir yaklaşım mıdır? Bu kişiler, liyakatlerini yalnızca unvanlarında değil, eylemlerinde ve bu sahilleri koruma mücadelelerinde göstermelidir. Çünkü liyakat, yalnızca seçim sürecinde değil, toplumun en zorlu dönemlerinde kendini belli eder.
Turgutreis sahillerini koruma mücadelesine omuz vermeyenlerin, seçim süreçlerinde verdikleri vaatler ne kadar inandırıcı olabilir? Bu soru, yalnızca bir eleştiri değil, tüm Bodrum halkının değerlendirmesi gereken bir meseledir. Halk, çocukluklarının geçtiği sahillere sahip çıkmayanlardan geleceğine sahip çıkmalarını bekleyebilir mi?
YEREL AİLELER VE GEÇMİŞ DÖNEM BELEDİYE YÖNETİCİLERİNİN SORUMLULUĞU
Turgutreis, sadece doğal güzellikleriyle değil, aynı zamanda burada yaşayan yerel ailelerin ve geçmişte kamu görevi yapmış belediye başkanlarının mirasıyla da güçlü bir kimliğe sahiptir. Ancak bu güçlü kimlik, bugün yeterince sahiplenilmiyor. Turgutreis’in sahillerini koruma mücadelesi, yalnızca çevrecilerin değil, Bayındır, Kaplan, Özşeker, Yalçın, Dinçberk, Kara Toprak, Pekdemir ve Mandalinci gibi etkili ailelerin de öncülüğünü gerektiriyor. Aynı şekilde, geçmiş dönemlerde belediye başkanlığı ve meclis üyeliği gibi önemli kamu görevlerinde bulunmuş isimlerin, bugün Turgutreis için sahada olmaları, bu mücadeleyi desteklemeleri büyük bir sorumluluktur.
ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
1. Yerel Liderlerin Katılımı: Bodrum Belediye Başkanı Tamer Mandalinci, geçmiş dönem belediye başkanları ve meclis üyeleri, halkla birlikte eylemlerde yer almalı ve bu süreci sahiplenmelidir. Onların liderliği, halkın mücadeleye daha güçlü bir şekilde katılmasını sağlayacaktır.
2. Toplumun Duyarlılığını Artırmak: Halkın doğal alanların korunmasının önemini anlaması için etkinlikler, eğitim programları ve farkındalık kampanyaları düzenlenmelidir.
3. Hukuki ve Siyasi Adımlar: Bodrum Belediyesi ve çevre örgütleri, projeye karşı hukuki mücadeleyi sürdürmeli, alternatif çözümler sunarak yetkililerle diyalog kurmalıdır.
4. Etkili Grupların ve Ailelerin Öncülüğü: Turgutreis’in sosyal ve ekonomik gücü yüksek aileleri, halkı bir araya getirerek mücadeleyi organize etmelidir.
GELECEĞE BORCUMUZ
Turgutreis’in sahillerini korumak, yalnızca bugünkü Bodrum için değil, gelecek nesillerin yaşayacağı çevre için de bir borçtur. Tamer Mandalinci, yerel aileler ve geçmişte kamu görevi yapmış liderler, bu mücadelenin ön safında yer almalıdır. Çünkü bugün sahillerine sahip çıkmayan bir toplum, yarın kimliğini ve geleceğini kaybetmeye mahkûmdur.
Turgutreis’i beton hançerlerden korumak için daha fazla beklemeden, geçmişin sorumluluğunu taşıyanlar bugünün mücadelesine omuz vermelidir. Bu, yalnızca bir çevre mücadelesi değil, bir varoluş mücadelesidir.