Zalimcan’la birlikte küçük bir tatile çıkalım dedik.
Böylece bir yandan sarı yazın son demlerinin keyfini, bir yandan da kendisiyle geniş zamanda sohbetler yapma fırsatını yakaladık. Bu sabah 09.05’de dünyanın en büyük başkomutanı ve devlet adamının ölümünün 86. Yılı nedeniyle 2 dakika süreyle başımız önde saygı duruşunda bulunduk ve onun yokluğunu bir daha iliklerimize kadar hissettik.
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün yokluğunda neler olduğunu şöyle kabaca tartıştık birbirimizle. Ulaştığımız sonuç biraz üzdü doğrusu bizi. Atatürk’ün özlemi olan çok partili demokratik Türkiye’den bugüne gelişen siyasi ve toplumsal olayları düşündüğümüzde, demokrasinin henüz Türkiye’de tam olarak anlaşılamadığı sonucuna ulaştık. Ancak bu, demokrasiden vazgeçmek anlamına gelmemeliydi elbette. O büyük insanın tarif ettiği demokrasi düzeyini ve Türk Milletinin sahip olması gereken toplumsal bilinci, bıkmadan anlaşılmasının ve anlatılmasının zorunlu olduğu konusunda birleştik.
Her ikimizin de buluştuğumuz gerçeklerden birisi de, Atatürk’ü bir tabu olarak görmek ya da putlaştırmak yerine, küllerinden çıkardığı bir millet için çizdiği gelişme ülküsünün, özellikle gençlere daha çok anlatılmasıydı. Bunun için ise başta kendimiz olmak üzere, Atatürk ilke ve devrimleri için neler yaptığımızın bir daha sorgulanması gerektiği gerçeği, sarı yazın serin rüzgarlarıyla kazındı içimize.
Bir ara Zalimcan; “Sen” dedi, “daha Master Planın ne olduğunu tarif etmeden, Muğla turizminin geleceğe taşınmasını sağlayacak Master Plan zorunluluğunu neye göre destekliyorsun ?”. “Herkes bir Master Plan tutturmuş gidiyor, bir Master Planın nasıl olduğunu biliyorlar mı, hiç görmüşler mi ?”. Belki herkes biliyordur da, Zalimcan kendi kendine kuruntu yapmıştır diye söyleniyordum ki, Zalimcan kesti sözümü. “Sen hele bir anlat, bilenler eleştirsin, bilmeyenler de öğrensin” deyince razı oldum.
Sevgili okurlar, öncelikle Master Planın bir tarifini yapalım. Kısaca “büyük bir hedefe veya amaca ulaşmak için belirlenen stratejilerin bütünüdür”. İşin püf noktası burada zaten. Master Plan, “Stratejik Plan” değildir. Bir kent ya da bölgeye yönelik hazırlanan “Stratejik Plan”, 4-5 yıl içinde o kentin hangi hedeflere ve nasıl ulaşabileceğini içeren nitelikte hazırlanır. “Master Plan” ise bir kentin ya da bölgenin 15-20 yıllık bir süreçte, toplumun tüm dinamikleri ve coğrafyanın tüm özellikleri ile ulaşmak istediği hedefi ve o hedefe ulaşmanın yollarını tanımlayan uzun vadeli plandır.
Türkiye’de yerel yönetimlerin, seçim süreçlerine bağlı olarak “Stratejik Planları”nı hazırlamaları beklenebilir ancak bu planlar 15-20 yıllık gelişme sürecinde tanımlanmış olan bir “Master Plan” ilkeleri ışığında hazırlanmalıdır. Yani yıllık bütçemiz şu kadar, borcumuz/alacağımız bu kadar gibi verilerle görücüye çıkan tablolara “Stratejik Plan” diyemiyoruz maalesef.
Planlama, çevresel koşulların sürekli değişkenlik gösterdiği belirsiz ve risklerle dolu olduğu yine aynı şekilde fırsat ve tehlikelerin bir arada bulunduğu bir ortamda geleceğe ilişkin bir yolculuğun hazırlıklarını içermektedir. Planlama, varılmak istenen hedefe doğru gerçekleştirilmesi gereken tüm adımları içermelidir.
Örneğin Turizm stratejileri, turizmi hedefleyen bir bölgenin “Neredeyiz ?”, “Nereye ulaşmak istiyoruz ?” ve “o noktaya nasıl ulaşabiliriz ?” sorularına cevap verebilmelidir. Çünkü günümüzde ülkelerin, rekabetin yüksek olduğu turizm pazarından istedikleri payı alabilmelerinde yalnızca doğal güzellikler ve turistik cazibe unsurlarına sahip olmaları başlı başına yeterli bir ölçüt olarak görülmemektedir. Ülkeler turizm pazarında çeşitlilikleri ile ön plana çıkmaya; sıra dışı, görülmemiş, büyüleyici ancak ulaşılabilir turizm ürünleri ile rekabet avantajı elde etmeye zorlanmaktadır.
Demek ki Muğla’nın bütününde “sıra dışı”, “görülmemiş”, “büyüleyici” ve “ulaşılabilir turizm ürünlerini” bulup ya da oluşturup turizm pazarına sunmamız gerekecek. Yani Londra’daki “Dünya Turizm Pazarı 2024” sahnesine çıkarken, Datça’nın, Fethiye’nin, Bodrum’un birkaç güzel fotoğrafını duvarlara yapıştırarak, önünde fotoğraflar çektirmek, birkaç otoriteyle görüşüp dilek ve temenniler sunmak, turizm pazarından pay alma hayalleri kurmak için yeterli olmayacak. Zalimcan; “bu olsa olsa Mister Plan olur” deyince çok güldüm, çünkü dünya turizm literatüründe böyle bir plan türü icat edilmedi henüz.
Her şeye rağmen ümitsiz olmayalım. Bu yıl yeteri kadar hazırlanamamış olabiliriz. Önümüzde koca bir yıl var ve bu süreci, bir yandan dünya turizm gelişmeleri doğrultusunda hazırlayacağımız acil eylem planıyla değerlendirebilir, diğer yandan da “Master Plan” çalışmalarına başlayabiliriz.
Bir Master Planın nasıl hazırlanabileceğini anlatmak, bu sayfaya sığmayacak kadar geniş kapsamlı ve uzun elbette. Ama bir Master Planın hangi durumlarda başarısız olabileceğine ilişkin kısa bir uyarıyı yapalım.
Öncelikle tek başına “Turizm Master Planı” diye bir şey olmaz aslında. Kentin bütün olarak gelişmesine yönelik hazırlanacak bir Master Planın, sadece bir katmanı olarak turizm plan stratejileri oluşturulmalıdır. Hazırlanacak Master Planın gerçekçilikten uzak ve ulaşılamaz hedefler içermesi, üst ve alt ölçekli planlar ile uyumsuz olması, uygulanacak stratejilerin paydaşların katılımı ve desteği olmadan belirlenmesi, plan uygulayıcılarının görevlerinin değiştirilmesi/sonlandırılması, değişen koşullara adapte olamaması, planlama sürecinin kötü yönetilmesi ve eylemlerin gereksiz yere geciktirilmesi ve bunun sonucu olarak planlamanın amacından sapması vb. durumlarında başarısızlığa uğramaktadır.
Örneğin Türkiye’de 2011 yılından beri il ve bölge bazında “Turizm Master Planı” ismiyle hazırlanan çalışmaların niye başarısız olduğunun gerekçelerinin incelenmesi, tarım/sanayi/ticaret/madencilik/kentsel altyapı gibi alanlara yönelik bütünleşik bir plandan kopuk hazırlanan bu tür planların tek başına bir anlam ifade edemeyeceği görülmelidir. Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Organizasyonunun (UNWTO) belirlediği kriterlere göre bir plan hazırlama rehberinde, turizmin diğer sektörlerle ilişkilerinin bir bütün oluşturacak şekilde incelenmesinin gerektiğinin farkına varılması gerekmektedir.
Muğla Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ahmet ARAS’ın “Dünya Kenti Muğla” vizyonuna hizmet edecek bütünsel bir Master Planın hazırlanması artık kaçınılmazdır. Zaten atılan adımlar da bu gerekliliğin farkında olunduğunu göstermektedir. Bununla birlikte tüm Muğla’yı kapsayacak ve Dünya Kenti Muğla vizyonunu tanımlayacak Master Planın içeriğinin genel hatlarıyla belirlenmesi ve çalışma gruplarının oluşturulması ise ciddi bir organizasyonla gerçekleştirilmeli, aynı zamanda tüm Muğla’ya duyurulmalıdır. Bu yetmez, yine Ahmet ARAS’ın işaret ettiği “Muğla Lobisi” de belirlenmeli ve herkese ev ödevi verilmelidir.
Bu yöndeki iradenin güçlü bir şekilde oluştuğunu gördüğümüz Muğla Büyükşehir Belediyesinin, merkezi idare tarafından çeşitli yollarla önünün kesilmemesi, hatta desteklenmesi ise asıl belirleyici durumundadır.
Zalimcan da son bir uyarı yaptı ki bence de haklı. Sabah erken kalkan belediye başkanının makamına gidemeden yoldan çevrilip karakola götürüldüğü bir ortamda, yerel yönetimlerin motivasyonlarının güçlü olması çok önemlidir.
AKIL VE BİLİMLE KALIN.. SAĞLAM DURUN.. BAŞARI ZATEN SİZİ BULACAKTIR…