Aylar önce konuşmuştuk. “Kentleşme-yapılaşma ve yerel yönetim hizmetleri konularında ahkam keserken hep o kentte yaşayan insanların gereksinimlerine yönelik düşünür ve politikalar belirleriz. Ama insan ölümlü bir varlıktır.
Ölenler de inanç sistemlerinin öngördüğü şekilde ortadan kaldırılır ve bunun için ‘Mezarlık’ dediğimiz özel alanlar oluşturulur” diye. Sahi ne oldu şu bizim Orman Müdürlüğünden tahsisle aldığımız 100 dekarlık yeni mezarlık projesi ? Hayır yani sırf merakımdan soruyorum, yoksa öte dünyaya duyduğum özlemden değil.
Bir daha söyleyeceğim; gördüğümüz o ki, mezarlıklar henüz bir planlama ve şehircilik problemi olarak değerlendirilmiyor. Dolayısıyla, yakın gelecekte Bodrum’daki mezarlıklar, planlama, tasarım, bakım, işletim, koruma ve teknik konularda sorunlarla karşı karşıya kalacaktır. Ölümden öte köy yok demeyin, elbette ölümü planlayamazsınız ama ölümün berisindeki köyü planlamanız lazım.
Kışın ortasına geldik sayılır. Henüz ihtiyacımız olan yağmurlar yağmadı ama umutla bekliyoruz. Belediyemiz bir yandan çeşitli nedenlerden dolayı tıkanan yağmur kanallarını açmaya çalışırken, diğer yandan da ani yağmur yağışlarında mağdur olanlara yetişmeye çalışıyor. Fen İşleri Müdürlüğü ekiplerinin gerçekten fedakarca çalışmalarını izliyoruz.
Nisan’a kaldı şurada üç buçuk ay. 1 Nisan geldiğinde gelinlik kız gibi süsleyip hazır etmek lazım Bodrum’u. Misafirler üçer beşer gelmeye başlayacaktır artık. Bodrum Belediyesi bu kış çok çalışıyor, acil sorunları çözmek ve yaza hazırlanmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Çünkü eğer bu yaz da Bodrum markasına yakışmayacak sorunlarla çıkarsak misafirlerimizin önüne, çok mahcup olacağımızı herkes anlamış durumda.
Su sorunumuzun çözümü konusunda Büyükşehir Belediyemizce çok ciddi projelerin çalışıldığını biliyoruz. Çözüm bugünden yarına hallolacak nitelikte değil ama dilerim ki önümüzdeki yaz yine kuyulara yüklenmeyiz. Su iletim sistemimizin kayıp kaçak oranını düşürmek üzere Eylül’de başlayan ciddi bir altyapı şantiyesi var. Ortakent-Bitez arasında kısmen değişen bir sistemi gördük. Gerisi de geliyor. Arıtma tesislerimizden çıkan suların denizimizi mi değil, bahçelerimizi sulayacak nitelikte olsun diye gayret gösteriliyor.
Şimdi inşaat sezonu olduğu için şantiye kamyonları ve beton mikserleri, yollarımızın asfaltıyla ölümüne bir aşk yaşıyor. İnşaat sezonu bittiğinde, savaştan çıkmış gibi olacak yollarımızın yeniden hayat bulması için başta neden olan şantiyeler olmak üzere tüm kaynakların seferber olması gerekecek. Çünkü artık turistlere, acilen yapılmış asfalt yamalarıyla, asfalt üstüne dökülen yeni asfaltla kotu yükselen bir kenti göstermemeliyiz. Çöplerimizin de yenilenmiş çöp arabalarıyla ve düzenli şekilde toplanmasını aman ha unutmayalım.
Derelerimiz temiz akacak ve yaz gelmeden sineklerle mücadele yapılacaktır değil mi ? Kanalizasyon alt yapısı olmayan mahallelerimiz kokudan kurtulabilecektir hiç kuşkum yok. Bodrum coğrafyasına saldıran acımasız girişimleri önleyebilecek miyiz ? Evet önleyeceğiz. Akbelen, Mazı, Fesleğen, Gümüşlük, Kumbahçe örnekleri önümüzde. Yaşayanlarıyla, yönetimleriyle bir olduğumuz zaman kimse dokunamaz kılımıza. Arkeolojik alanlarımızı koruyup tarihi çevreyi turistlerin beğenisine sunacak girişimlerimiz de olacak merak etmeyin. Yel değirmenlerimiz nazlı nazlı dönerken altında oturup, avuçladığımız içeceğimizden bir yudum aldıktan sonra Bodrum Mavisini seyre dalmamız da uzak değildir.
“Turizm Çarşısı”ndaki Bodrum Mağazasını, “Promosyon/Büyük İndirim/Ucuz Markalar” tabelalarıyla değil, Lelegler’e uzanan tarihi/tertemiz denizi/geleneksel kırsal yaşamı/temiz, güvenli ve düzenli kentsel yapısı/bembeyaz evlerinin dünyaya bakan gözlerine sürme gibi çekilen Bodrum Mavisi/neşeli insanları ve tüm bunlardan kaynaklanan vakur özgüveniyle donatacağız. Adisyonu getirdiğimizde de gözler şaşkın biçimde açılmayacak. Çarşıdaki her bir tarihi eserin başında duran turizm görevlilerimiz, ilgili eser konusunda birkaç dilde bilgilendirmelerle, turist yığınlarına seslenecek. Gelinlik kız gibi süslenen günübirlik tur teknelerimizin önündeki kuyruklardan sıyrılıp Balıkçı’nın bankta oturan fotoğrafını çekenlere, Neyzen Tevfik’in ve Süngercilerin heykellerini de tarif edecek ve gülümseyeceğiz.
Asıl sorun; SGK ve devlet kurumlarına olan borçlarımızı ödeyip çalışan personelimize eksiksiz maaş verebilmemizdir. Bunun çözümü için de Belediye Başkanımız Ankara’da çok verimli görüşmeler yaptı merkezi hükümet sorumlularıyla. Şu borçları hallettik mi, ondan sonra çok daha rahatlayıp önümüze bakabileceğiz. Bodrum’daki iktidar üyesi siyasi iradenin temsilcilerinin de destekleriyle çok daha güzel günler yakındır.
Bu arada, Suavi’nin elleriyle var ettiği bir alanda geçici olarak başka yere naklettiği ağaçların akibeti, Akademia Vakfına kiralanan yapının doğru bir tercih olup olmadığı, yeni yılla birlikte kimin belediye başkan yardımcısı olacağı, yılbaşı konserlerine kimlerin çağrılacağı, belediyede sıranın hangi bürokrata geldiği konusundaki sorunları kim çözecek merakla bekliyorum. Ya da tüm bunlar çözüme kavuşturulması gereken gerçek Bodrum sorunları mı acaba ? Keşke motorsiklet kazalarında gencecik evlatlarımızı yitirmesek de bunları tartışsak, daha iyi olmaz mı ?
PLANLI OLUN, SİSTEMLİ ÇALIŞIN.. KIŞIN ARKASINDAN BAHAR GELECEKTİR..