ARENA HABER – Uslu’nun “Deprem bir afet değil, bir doğa olayıdır” başlıklı yazısında durum tespiti yaptığı konu “deprem öldürmez bina öldürür” oldu.
Sonuç bölümünde afet sonrasına yapılan hazırlıkların afet öncesine çekilmesi gerektiğini ifade edilen yazı şöyle oluştu:
“6 Şubat 2023 Kahramanmaraş-Pazarcık ve Kahramanmaraş-Elbistan depremleri sadece deprem bölgesini değil, tüm Türkiye’yi etkileyen bir trajedidir. Tüm halkımız tarafından derin bir acı ve yıkım olarak yaşanmıştır. 50 binden fazla can kaybımız, 100 binden fazla yaralımızın olduğu, yaklaşık 300 binden fazla binanın da yıkıldığı ya da ağır hasar aldığı resmi makamlarca belirtilmiştir.
Yitirdiğimiz vatandaşlarımıza Allahtan rahmet, yakınlarına baş sağlığı, yaralanan vatandaşlarımıza acil şifalar diliyoruz.
Biz yerbilimciler yıllardır, yer seçiminin önemini, yapının yapılacağı alanın zemin özelliklerinin jeofizik olarak belirmesinin önemini her ortamda her vesile ile yasa koyuculara, siyasetçilere, bürokratlara, merkezi ve yerel yöneticilere anlattık. Yapının, mutlaka iyi mühendislik hizmetleri alması gerektiği vurguladık. Bu gün deprem bölgesinde yıkılan veya hasar alan yapılarının çok büyük bir bölümünde zemin etütleri yapılmadan yapılaşmaya gidilmiştir.
2013 yılında imar yasasına eklenen bir madde ile yapı sürecindeki TMMOB ye bağlı Odalardan denetim yetkisinin alınması, bizce çok büyük bir yanlışlıktı. Maalesef bu yanlışlık hala devam etmektedir. Kamu yararına denetim yapan Odalara bu yetkinin mutlaka geri verilmesi gerekir.
Bir başka faktör, sürekli imar afları çıkarılarak, mühendislik hizmeti almamış veya yapı üzerine inşaat planlarına uymadan çıkılmış katlara af getirilmesidir.
Ülkemiz ve bölgemiz dolayısıyla Muğlamız ve Bodrumumuz aktif bir deprem kuşağında yer almaktadır. Bu gerçekliğe ve Ülkemizde geçmişte yaşanan büyük can ve mal kayıplarına rağmen gerekli tedbirlerin alınmamış olması tekrar, tekrar aynı acı ve üzüntüleri yaşamamıza neden olmaktadır.
Depremler ve doğal afetler ülkemizin kaçınılmaz bir gerçeğidir. Yer seçiminden başlayarak imar planlarının afet riskine göre hazırlanması, depreme dayanıklı güvenli yapıların üretilmesi, insanların deprem konusunda bilinçlendirilmesi, deprem öncesi, deprem anı ve deprem sonrasında yapılacak çalışmalarla depreme hazırlıklı olunması gerekmektedir. Dolayısıyla mal sahibi, mimar-mühendis, yerel yönetim, merkezi yönetim beraber yol almak zorundadır.
Meydana gelen depremler, çok sayıda can ve mal kaybına, büyük üzüntüler ve acılar yaşanmasına sebep olmaktadır. Depremin etkilerini en aza indirmeye yönelik tedbirlerin bir an önce alınması ve hayata geçirilmesi, ülke ekonomisi yönünden olduğu kadar, can ve mal güvenliği açısından da büyük önem taşımaktadır. Depremlere karşı hazırlıklı olma ve deprem zararlarını en aza indirme politikaları merkezi ve yerel yönetimlerin önceliği olmalıdır. Ülkeyi ve toplumu depreme karşı hazırlıklı hale getirmek ve halkın deprem güvenli binalarda yaşamasını sağlamak devleti yönetenlerin sorumluluğundadır.
Bir doğa olayı olan depremlerin; geçmişte olduğu gibi gelecekte de meydana geleceğini, önlenemeyeceğini, ancak alınacak bilimsel önlemler ve bilinçli eğitim ile zararın en aza indirilebileceğini unutmamalıyız.
Bilinmelidir ki !!! DEPREM ÖLDÜRMEZ BİNA ÖLDÜRÜR.
Hep söylediğimiz gibi; AFET SONRASI KRİZ YÖNETMEYELİM. AFET ÖNCESİ RİSK YÖNETİMİNİ PLANLAYALIM…
Çok geç olmadan, saygılarımla…”