Sevgili okurlar, coşkuyla kutlayacağımız ama bir yandan da TUSAŞ’ta kaybettiğimiz canlarımızın acısıyla yaşayacağımız bir Cumhuriyet Bayramı öncesindeyiz.
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK tarafından 23 Temmuz 1919’da Erzurum’da yakılan Cumhuriyet ateşi, 29 Ekim 1923’de Ankara’da Türkiye Büyük Millet Meclisinde meşaleye dönüştürülmüş ve halk tarafından büyük sevinçle kutlanmıştır. 101 yıldır yanan bu meşale, laik ve demokratik bir Cumhuriyeti sonsuza dek yaşatma, koruma ve geliştirme ülküsünü genlerimize kazımıştır ve her gün büyüyerek harlanmaktadır.
Bizim Zalimcan da sıkı bir Atatürkçü olduğundan 29 Ekim için ne düşündüğümü sorduğunda verdiğim cevap böyleydi. “Cumhuriyet bilincini anlatmada eksiklerin var ama şimdilik idare eder” dedi. Doğrusu biraz bozuldum ama çaktırmadım. Çünkü satırlar sonsuz olsa bile Cumhuriyet’in kuruluşunda yaşanan fedakarlıklardan başlayarak, yönetim şekli olarak üstünlüklerini ancak anlatabilirdim ama daha sonraya erteledim.
Bu hafta sizlerle Muğla Planlama Ajansı (MUPA) hakkında konuşmak istiyorum. Zalimcan bir haftadır beni yazmam için taciz ediyor, “tüm ayrıntıları anlattım, hala niye yazmıyorsun” diyor. Geçtiğimiz hafta sonu Pazar günü Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanının da hazır bulunduğu, yoğun bir katılımla tanıtılan MUPA’nın ne olup ne olmadığını doğru anlamamız gerektiğini düşündüğüm için Zalimcan’ı kırmak istemedim.
Öncelikle MUPA, Muğla Büyükşehir Belediyesinin bir reklam ve tanıtım ajansı falan değil. Muğla’da imar planlarını yapacak bir yer de değil. Hatta çalışanları, Büyükşehir Belediyesinin memuru bile değil. Bürokrasi ve siyasi etkilerden de arındırılmış alan olarak sadece bilim ışığının aydınlattığı bir yapılanma olması hedefleniyor.
31 Martta rekor bir oyla Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı seçilen Ahmet ARAS’ın daha Bodrum Belediye Başkanıyken ilgilendiği, İstanbul Büyükşehir Belediyesi bünyesinde kurulmuş olan İstanbul Planlama Ajansı (İPA)’nı hayata geçirmek için çabaladığını biliyoruz. Muğla’nın Türkiye turizmi ve ekonomisinde hak ettiği yeri alabilmesi için ciddi bir vizyon tanımlamasına ihtiyacı vardı. Ahmet ARAS bunu “Dünya Kenti Muğla” gibi çok iddialı bir vizyonla başlattı. Ben bu vizyonun çok iddialı olduğunu söyleyince Zalimcan karşı çıktı. Bana dedi ki; “hayallerinden korkmuyorsan, otur bir daha hayal kur”. Gerçekten düşününce hak verdim. Güçlü bir vizyon, peşinden güçlü motivasyonu ve güçlü projeleri sürükleyecektir. O yüzden bu vizyonun önemli olduğuna karar verdik hep birlikte.
Peki bu vizyonun altında ne var ? “Gücünü yalnızca insanımızdan alarak, Muğla’yı canlı ve cansız tüm bileşenleriyle yaşanabilir ve sürdürülebilir bir kent haline getirmek”. Bu da doğru mu ? Bana kalırsa doğru. Peki bu vizyon ve misyona ulaşmak için ne yapmak lazım ? Ahmet ARAS demiş ki; “Gelin Muğla’yı birlikte planlayalım”. İşte vizyonun altını dolduran bir misyon ve halkla birlikte başarmayı öngören halkçı bir bakış açısı. Bence her bir kelimesi üzerine sayfalarca yazıp tartışılabilecek bir çerçeve.
Peki bunu nasıl yapacağız mı diyorsunuz ? İşte Muğla Planlama Ajansı (MUPA), topyekün bu hedefe koşarken bize ışık tutacak, sağlıklı kararlar almamızı sağlayacak, aldığımız stratejik kararların nedenlerini önümüze koyacak, bu kararları kimle/ne zaman/nasıl ve hangi araçlarla hayata geçirebileceğimizi tarif edebilecek stratejik bir yapılanma.
MUPA’nın tanıtımını içeren sunumdan anladığım kadarıyla “Dünya Kenti Muğla” vizyonuna ulaşmak için tanımladığı kavramlar var ki, tüm bu kavramlar üzerinden vizyona yürünecek. Nedir bunlar ? Vizyon, Yenilik, Planlama, Strateji, Sürdürülebilirlik, Kamuculuk, Ortak Akıl, İnovasyon, Potansiyel, Öngörü, Değer, İş Birliği, Bilim, Dinamizm ve Öncülük.
Gerçekten Cumhuriyet Halk Partisini temsil eden ve Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün hafızalarımıza çaktığı “Altı Ok”un temsil ettiği değerler sistemi gibi. MUPA da önümüze onbeş adet kavram üzerinden nasıl dünya kenti olabileceğimizi tarif etmeye çalışmış. Şimdi bu kavramların içi doldurulacak. Vizyon zaten belli. Tüm Muğla coğrafyasında ve yönetim biçimlerinde, sorunlara yaklaşım alanlarında Yenilik öngörüsü de oldukça tutarlı. Planlama dediğimiz şey ise, bizim sürekli vurguladığımız “baştan aşağı planlama” kavramını temsil etmiyor mu ? Ama bu planlama, sadece kentlerin imar planlarından ibaret değil elbet. Aklınıza gelen her konuda planlama kastediliyor. Kentsel alanlarıyla, kırsal bölgeleriyle Muğla kent bütününde her nerede ne tür bir potansiyel varsa ya da bu potansiyellerin kullanılmasında ne tür sorunlar yaşanıyorsa, geleceğe yönelik aşamalı bir bakış açısıyla planlamak ve bu planlamaya sahip çıkarak uygulamak zorundayız. Aksi halde ne su sorunumuzu çözebiliriz, ne altyapımızı, ne de kentsel alanlara yönelen kontrolsüz göç saldırılarını.
Ormanlarımızı, tarım alanlarımızı, denizlerimizi nasıl koruyarak kullanabiliriz ? İşte “Sürdürülebilirlik” kavramı burada öne çıkıyor. Bu kavramları hangi bakış açısıyla hayata geçirmeliyiz ? Kamu tarafında yer alarak. Hangi araçlarla gerçekleşir bu süreçler ? Elbette İnovatif araştırmalar ve Ortak Akılla. Tüm bu araçlarla “Öngörü”lerde bulunabiliriz. Üstüne bir de folklorümüzden kültürümüze, sözlü ve yazılı tarihimizden, yöresel yemeklerimize, yani tüm “Değerler”imizi ekleyin. İşte size Muğla’nın tamamını kavrayan, bilimsel anlatımla “kapsayıcı” olan bir yaklaşım modeli.
Büyükşehir Belediye Başkanımızın sıklıkla dillendirdiği “Muğla Lobisi”ni de oluşturup kullanabilirsek eğer, bu “İşbirliği” sayesinde adım adım “Dünya Kenti Muğla” neden olamayalım ? Belki 5 yıl, belki 10 yıl ama bir gün mutlaka dünya sahnesinde tüm ilçelerinin sahip olduğu tüm değerleriyle anılan bir Muğla olacağına inanırsanız, bunu başarmak için de “Bilim”den kopmayan kadrolarla “Dinamizmi” yakalarsanız, hayal gibi görünen hedefe ulaşırsınız.
Muğla Planlama Ajansı (MUPA) işte bu uzun ve zor yola “Öncülük” etmek için kurulmuş sevgili okurlar. Son derece akıllı, rasyonel, iddialı ve ne yaptığını bilen kadrolarıyla geleceği şekillendirme heyecanındaymış. Ama kimse çok kısa sürede inanılmaz mucizeler beklememeli. Hatta, “yap bakalım görelim” dememeli. Öncelikle kurulan bu sisteme inanmak, bu sistemin kanallarına su taşımak, su taşıyanları desteklemek ve sabırlı olmak zorundayız. Unutulmaması gereken en önemli kavram şudur ki; elinizde bir navigasyon olmadan yönünüzü bulamazsınız.
Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün şu sözüyle bitirelim. “Benim manevi mirasım bilim ve akıldır. Benden sonra, beni benimsemek isteyenler, bu temel eksen üzerinde aklın ve bilimin rehberliğini kabul ederlerse, manevi mirasçılarım olurlar. Bilim ve fen nerede ise oradan alacağız ve her ulus kişisinin kafasına koyacağız. Bilim ve fen için kayıt ve şart yoktur”.
SAĞLIKLA KALIN.. CUMHURİYET İLE KALIN.. GÜZEL GÜNLER ZATEN SİZİ BULACAKTIR..
