Bodrum, tarih boyunca doğal güzellikleri, eşsiz kıyıları ve yaşam kalitesiyle bir cazibe merkezi olmuştur.
Ancak bugün, bu güzelliklerin ardında ciddi çevresel ve altyapı sorunlarıyla boğuşan bir şehir yatıyor. Turgutreis’teki Sahil Güvenlik Limanı inşaatı ve Ortakent’teki patlayan su isale hattı olayları, bölgede yaşanan yönetimsel ve çevresel ihmalin acı birer örneği olarak karşımıza çıkıyor.
Turgutreis: inşaatın gölgesinde bir mahalle
Turgutreis Mahallesi’nde, yaya yollarının kamyonlar tarafından işgal edilmesi, gece geç saatlere kadar süren dolgu çalışmaları ve mahalle sakinlerinin huzurunu bozan faaliyetler artık günlük yaşamı felç etmiş durumda. Çocukların oyun oynadığı park alanlarının kamyon güzergâhı olarak kullanılmaya başlanması ise adeta geleceğimize yapılan bir ihanet niteliğindedir.
Bu inşaat faaliyetleri, çevreye zarar vermenin ötesinde, insanların temel yaşam haklarını ihlal ediyor. Bodrum Baro Temsilcisi’nin de belirttiği gibi, sağlıklı bir çevrede yaşamak, hem evrensel bir insan hakkı hem de devletin ve vatandaşların ortak sorumluluğudur. Ancak, bu hak Turgutreis’te göz ardı edilmiş görünüyor.
Ortakent: altyapı sorunlarının yaşamı tehdit ettiği bir örnek
Ortakent’te patlayan su isale hattı, bir caddenin ortasında dev bir çukur açarak hem bir araç hem de bir hayatı tehdit etti. Emekli bir avukatın araçtan son anda kurtarılması, ölümle burun buruna yaşanan bu olayın vahametini gözler önüne seriyor. Turistlerin şaşkın bakışları altında yaşanan bu olay, Bodrum’un altyapı sorunlarının artık göz ardı edilemez bir noktaya geldiğini kanıtlıyor.
Bu tür olaylar, sadece Bodrum’un değil, tüm Türkiye’nin altyapı yetersizliklerinin bir yansımasıdır. Vatandaşların can güvenliği, düzgün bir altyapı ve etkin bir denetim mekanizması ile sağlanabilir. Ancak, bugüne kadar atılan adımlar sorunları çözmekten çok, yeni sorunlara zemin hazırlamıştır.
Ne yapmalıyız?
Bodrum halkı olarak, çevremizi ve yaşam alanlarımızı koruma sorumluluğunu üzerimize almalıyız. Bu, yalnızca bireysel bir farkındalık değil, toplumsal bir hareketin başlangıcı olmalıdır. İşte atılması gereken adımlar:
- Yerel yönetimlerin denetlenmesi: Belediye ve ilgili kurumların projeleri onaylama ve denetleme süreçleri şeffaf olmalı, halkın katılımı sağlanmalıdır.
- Hukuki hakların kullanımı: Turgutreis’te dava açan vatandaş gibi, her birey çevresel haklarını savunmak için hukuki yolları kullanmalıdır.
- Protesto ve kamuoyu oluşturma: Çevresel sorunlar karşısında protestolar düzenlemek, konuyu ulusal ve uluslararası gündeme taşımak etkili bir yöntemdir.
- TOPLUMSAL BİLİNÇLENME: Çevreye duyarlı bireyler yetiştirmek ve gelecek nesillere yaşanabilir bir Bodrum bırakmak için eğitim ve farkındalık çalışmaları yapılmalıdır.
Sonuç: birlikte hareket etmek zorundayız
Turgutreis ve Ortakent’te yaşananlar, Bodrum’da yalnızca birer örnek; aslında tüm yarımadayı etkileyen geniş çaplı bir sorunun yansımalarıdır. Bu sorunların çözümü, halkın ortak bilinci ve mücadelesiyle mümkündür. Doğal güzelliklerimizi, çocuklarımızın oyun alanlarını ve mahallelerimizin huzurunu korumak için sesimizi yükseltmek zorundayız.
Unutmayalım ki, bu coğrafya bize miras değil, gelecek nesillere bırakmamız gereken bir emanettir. Şimdi harekete geçme zamanı!