Bodrum’da göçle birlikte hızla artan yapılaşmanın sonucu olarak eğitim, sağlık, içme suyu, kanalizasyon, konut, kentsel ulaşım gibi altyapı ihtiyaçları ile çevre kirliliğinin arttığı konusunda herkes hemfikir. Ama sağlıklı bir zihin ve beden yapısına sahip olmanın gereği olan “spor ve spor alanları” konusunu konuşan hiç yok.
Kentlerde suç oranlarının düşürülmesinden, bireylerin ruh sağlıklarını korumaya kadar, günümüz yaşam zorluklarının neden olduğu çaresizliklerden ve stresten uzaklaştırmada bir araç görevi gören, fiziksel ve psikolojik birçok faydası olduğu bilimsel çalışmalarla kanıtlanan “herkes için spor” etkinlikleri önemli yer tutuyor.
Bodrum’da “Spor” deyince aklımıza önce Sipay Bodrum FK sonra Armada Praxis Yalıkavakspor hentbol takımı, BB Bodrumspor kadın voleybol takımı ve Çağdaş Bodrumspor erkek basketbol takımı geliyor. Biraz zorlarsanız bazı yelken spor kulüplerini de sayabiliriz. Hepi topu bu. Dikkat ederseniz bir kısmı bildiğiniz ticari şirket niteliğinde, bir kısmı da güçlü firmalar tarafından desteklenen görünümde. Şimdi asıl soruya gelelim. Bir kentin “spor” ile olan ilişkisi nasıl olmalıdır?
Bodrum’da, Türkiye’de, hatta dünyada “Spor yapmak” ile “spor kulüplerine taraftar olmak” birbirine karıştırılıyor sanki. Çünkü taraftar olup takımınızı ölesiye destekleseniz bile spor yapmış olmuyorsunuz. Avrupa Birliği (EUROSTAT) verilerine göre Avrupa’da “haftada hiç sportif aktivite yapmayanların oranı” açısından birinciyiz. Detayını söyleyelim; Norveç’te nüfusun sadece %14’ü haftada hiçbir sportif aktivite yapmazken, Türkiye nüfusunun %88’i haftada hiçbir sportif aktivite yapmıyor. Hollanda’da nüfusun yarıya yakını haftada 5 saat sportif aktivite yaparken bizde bu oran %3 iyi mi?
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) verilerine göre düzenli spor eksikliğinin sağlık sistemine olan maliyeti, 2030 yılında 28 milyar Amerikan Doları olacakmış. Gerçi bu Türkiye için büyük bir rakam olmayabilir, zira biz 28 değil, 128 milyar doları üç beş günde yemiş bir ülkeyiz ama olsundu.
Biraz parası olanlar spor salonlarına gidiyor olabilir. O da iyi ancak yılda ortalama 300 güne yakın güneşli gün sayısı ve ortalama her gün 7 saat güneş alan Bodrum’da kapalı salonlarda spor yapmak yerine açık havada spor yapmayı tercih etmek daha iyi olmaz mıydı? Yoksa fikstüre endekslenmiş bir süreçte, 15 günde bir Bodrum Stadyumuna gidip Bodrum FK maçlarını izlemek mi daha sağlıklı?
Yazar ve TV programcısı Ayhan Ongun ile Sportre Dergisi‘nin Genel Yayın Yönetmeni Abdulkadir Sevindik’in Ege Alternatif TV’de, yaptıkları “Bodrum’da Spor” konulu program, aslında Bodrum’da çok ciddi olarak tartışılması gereken bir pencereyi açtı kanımca. İsterseniz YouTube kanalından siz de izleyin, göreceksiniz!
Bodrum F.K. Anonim Şirketinin hangi futbolcuya, ne kadar Euro verdiği ve süper ligde kalırsa ya da düşerse ne olacağı hususuna kafa yormak mı daha sağlıklı, yoksa her gün açık havada 1 saat yürüyüp, yazın günde en az 1 saat yüzmek mi? Sizce Bodrum’un “spor gündemi” ne olmalı? Ben zaten ezelden beri televizyonlarda maç bitiminde “futbol biliminin doktorasız alaylı profesörlerinin” birbirini yediği yorumsal-sanatsal ve kurgusal tartışma programlarından hazzetmedim ama biliyorum ki iyi bir izleyen kitlesi var. “Yahu o genç çocuklar para karşılığı spor yapıyorlar da, sen kendi beden sağlığın için ne yapıyorsun?”. Neyse bu konudaki cehalet de benim defom olsun.
Konuşulması gereken asıl mesele ise, kent yaşayanlarının spor yapma olanaklarının olup olmadığı hususu olmalı sanki. İmar mevzuatımıza göre, imar planlarında yaşayacak olan nüfus başına 10 metrekare “aktif yeşil alan” bırakmamız gerekiyor. Bu alan içinde “spor alanları” da var. Spor alanları ise, küçük semt spor sahalarından, büyük kent spor komplekslerine kadar çeşitlenen ölçeklerde yapılmalı.
Ayrıca, halkın açık alanda spor yapabilmesi için de özellikle parklarda yeteri kadar aletli jimnastik sahaları ile mini spor sahaları olmalı. Trafikten, gürültüden yalıtılmış olmalı ve güvenliği de sağlanmalı elbette. Böylece bir yandan bilgisayar ekranına kilitlenmiş çocuklarımızı spor yapmaya yöneltebilir, bir yandan da kendimiz spor yapabiliriz. Bu tür alanları çoğaltmak, asıl sosyal belediyecilik kavramı içinde önemli bir yer tutmaz mı? Ama önce biz sporun neresinde olduğumuzu düşünmeli ve kent yöneticilerinin bu konularda hassas olması yönünde talep geliştirmeliyiz diye düşünürüm.
Acaba diyorum, Bodrum Belediyesince başlatılan “Kültür ve Doğa Gezileri”ne, “Yarı Maraton” etkinliğine katılımı artırmak için ne yapabiliriz? Bodrum’da tüm çocuk/genç/orta yaş/yaşlı nüfusa spor yaptırabilmek için başka ne tür organizasyonlar düzenleyebiliriz? Yoksa her açıdan hasta bir nüfus kitlesi oluyoruz dikkat edelim.
PLANLI HAREKET EDİN, SPOR YAPIN.. ZATEN SAĞLIKLI OLACAKSINIZ..