Son yüzyılda modern tıbbın olanakları akıl almaz şekilde ilerledi.
İnsan vücudu üzerinde değiştirilemeyen organ neredeyse kalmadı denilebilir. İşlevini kaybetmiş organlar, vücudun % 30 ‘unu teşkil edecek oranda ve yaşamsal destek sağlayacak şekilde değiştirilebiliyor.
Yalnız ! vücut, organları yabancı gördüğünden, “organ baskılayıcı” ilaç kalemleri ömür boyu hayatında oluyor, organ nakledilen vücudun. Aksi bir durumda, vücut organı reddediyor.
Biz kendi konumuza gelelim. Kurumsal literatürde “organ” tanımlaması yer alıyor, malumunuz. Yürütme organı, kontrol organı, yargı organı, gibi. Belediye’nin de kurumsal yapısı gereği çeşitli organları mevcut. Biz bunu biraz vücuda benzetelim yazımızda. Baş, göz, el, ayak, kalp, sindirim mesabesinde organları var Bodrum Belediyesi’nin. Yazımıza konu olan kısmı, son günlerde kamuoyuna yansıyan, hani teşbihin zerafetine sığındığımız, “organ nakli” ile örtüşür atamalar mevcut Bodrum Belediyesi’nde.
Muhalif kanadın; “Bodrum’da öyle görevler var ki, buranın havasını, suyunu, demografik ve siyasi iklimini, sermayenin siyasete baskısını bilmek iktiza ediyor. Mikro milliyetçilik olarak algılanmasına gerek yok. Bodrum’da yetkin ve ehil insan mı yok da , dışarıdan atamalar yapılıyor” söyleminin şekillendiğine tanıklık ettim, fikrine itibar ettiğim siyasilere danıştığımda. Bir nevi anket çalışması yaptım yani, konuyu sentezlemek adına.
Başka bir algılanması da şöyle; Ahmet Aras ikinci dönem adaylığı adına, Bodrum Belediyesi’ndeki görevlendirmeleri, “Parti Genel Merkezi’nin” inisiyatif ve kontrolüne bırakıyor. Bunlara ek olarak, yapılan atamaların, çalışanları demoralize ettiği de söylendi.
Bir nevi anket çalışması yaptım. Dedim ya, anketin babasını Bodrum Belediyesi yapmış da haberimiz olmamış. Halen devam ettiği bilgisine ulaştığım anket ile ilgili, aşağı görselde gördüğünüz teşekkür yazısı gitmiş ilgililere, 10 Mart tarihinde.
Neyse, konudan uzaklaşmayalım. Yapılan anket, belediyenin imkanlarıyla mı, satın alma yoluyla mı yapılmış, bu başka konu.
Organ nakli ile ilgili, belli oranda yapılan transferleri, vücut her ne kadar yabancı görse de, organ baskılayıcı ilaçlarla tolore edebiliyor. İzlediğim belgeselde, nakledilen organ kritik eşiğin üstüne çıktığında, bu sefer nakledilen organlar vücudu yabancı olarak algılıyor.
