28 yaşında, yani 30 yıl önce, Tip 1 diyabet teşhisi konulduğunda, hayatım tamamen değişti. Bu kronik hastalık, hem fiziksel hem de duygusal olarak beni zorladı. Ancak diyabetle yaşamanın verdiği zorluklar, beni hiçbir zaman hayallerimden ve tutkularımdan alıkoyamadı. Bu mücadele, benim için her zaman bir öğrenme ve kendini aşma süreci oldu.
DİYABETLE SPORUN BİRLİKTELİĞİ
Diyabet teşhisime rağmen, spor tutkumdan vazgeçmedim. Bodrumspor’da ve veteran futbol takımlarında uzun yıllar aktif olarak futbol oynadım. Tip 1 diyabet, vücudumun sınırlarını zorlamama neden olsa da, spor yapmanın özgürleştirici gücü bu sınırları aşmamı sağladı.
Antrenmanlar sırasında kan şekerimi kontrol etmek ve performansımı korumak için sıkı bir disiplin geliştirdim. Diyabet yönetimindeki bu disiplin, spor sahasında olduğu kadar günlük yaşamımda da bana çok şey kazandırdı. Takım arkadaşlarımla birlikte sahada mücadele etmenin verdiği enerji, hayata sıkı sıkıya bağlı kalmamı sağladı.
ZORLAŞAN GÜNLER: GÖRME PROBLEMLERİ VE DİYABETİN ETKİLERİ
Son birkaç yıl, diyabetin etkilerini çok daha yoğun yaşadığım bir dönem oldu. Diyabete bağlı retina rahatsızlığı nedeniyle gözümün arkasındaki kılcal damarların çatlaması, görüşümü bulanıklaştırdı. Bu, yalnızca fiziksel bir zorluk değil, aynı zamanda hayata olan bakışımı da sınayan bir durumdu.
Bulanık görmeye rağmen yazı yazmaktan, tavla oynamaktan ve spor yapmaktan vazgeçmedim. Bu aktiviteler benim için yalnızca birer hobi değil, aynı zamanda hayata tutunmanın ve kendimi ifade etmenin yollarıydı. Tavla taşlarının renklerini ayırt etmekte zorlandığım anlarda bile mücadeleden vazgeçmedim.
PES ETMEMEK: HAYATIN İÇİNDE OLMA KARARLILIĞI
Tip 1 diyabetin hayatımı sınırlamaya çalıştığı anlarda, kendime her zaman şunu söyledim: “Diyabet benim yaşam kalitemi etkileyebilir ama hayallerimi ve azmimi sınırlandıramaz.” Bu anlayışla, sosyal etkinliklere katılmaya, spor yapmaya ve yazı yazmaya devam ettim.
Bugün, 58 yaşında bir diyabet savaşçısı olarak, bu hastalığın hayatı zorlaştıran bir gerçek olduğunu kabul ediyorum. Ancak şunu da biliyorum: İnsan, azim ve tutku ile her türlü engeli aşabilir. Tip 1 diyabetle geçen 30 yıl, bana hayatın ne kadar değerli olduğunu ve zorluklarla mücadele etmenin insana neler kazandırabileceğini öğretti.
Her yeni gün, benim için mücadele etmek ve hayattan keyif almak için bir fırsat. Yazmaya, tavla taşlarını hareket ettirmeye, düşünmeye ve üretmeye devam edeceğim. Çünkü hayat, asla pes etmeyenlerin hikayesini yazmak için var.