Bu yazıyı, Ayhan Karahan’ın çevre mücadelesindeki ilham verici yazılarından esinlenerek kaleme alınmıştır.
Karahan’ın, Anthaven gibi projelerin yarattığı çevresel yıkımı eleştiren güçlü kalemi, Bodrum’un doğal dokusunu savunma mücadelemizi şekillendiren bir rehber niteliğindedir.
Aspat Koyu, Bodrum’un doğal miraslarından biridir. Ancak bu eşsiz bölge, yasaları çiğneyen projelerle tehdit altındadır. Anthaven projesi, Çevre Etki Değerlendirme (ÇED) raporu olmadan inşa edilerek hem yasalara hem de doğaya zarar vermiştir.
ÇED süreçleri, doğayı korumak için bir zorunlulukken, “ÇED gerekli değildir” kararlarıyla bu süreçlerin önemi göz ardı edilmiştir. Yargının bu kararları bozmasına rağmen, projelerin tamamlanmış olması hukukun ne denli zorlandığını göstermektedir.
Bodrum Belediyesi, bu noktada kritik bir rol oynamaktadır. Yasalar açıkça söylemektedir: ÇED raporu olmadan inşa edilen yapıların ruhsatı iptal edilmeli ve çevre eski haline döndürülmelidir. Belediye, Bodrum’un geleceği için bir dönüm noktasındadır. Bugün alınacak kararlar, yalnızca bir proje için değil, Bodrum’un çevre politikaları ve kimliği için belirleyici olacaktır.
İstanbul’daki Park Otel süreci, yerel yönetimlerin çevreyi savunmak için nasıl bir irade ortaya koyabileceğini göstermiştir. Dönemin Belediye Başkanı Nurettin Sözen, imkânsız denilen bir durumda hukukun üstünlüğünü savunarak çevre mücadelesine örnek bir başarı kazandırmıştır. Bodrum Belediyesi’nin bu örneği takip etmesi, çevreyi koruma adına bir dönüm noktası olabilir.
Aspat Koyu, yalnızca bir doğa harikası değil, aynı zamanda Bodrum’un geleceği için bir semboldür. ÇED süreçlerini yok sayarak yapılan bu tür projeler, Bodrum’un dokusunu geri döndürülemez bir şekilde tahrip etmektedir.
Bodrum Belediyesi’nin, halkın ve çevrecilerin sesine kulak vererek bu hukuksuz yapılaşmaya “dur” demesi gerekmektedir.
Ayhan Karahan’ın dediği gibi, “Aspat Aspat’tır.” Doğayı ve hukuku savunmak için şimdi harekete geçme zamanıdır.
“O balyoz hâlâ yerinde duruyor. Şimdi kullanılma zamanı geldi.”